Hizmet Tespit Davası

blog-1-1024x544

Hizmet tespit davası Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 86’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: ‘‘Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.’’ diyerek hüküm altına almıştır. Hüküm incelendiğinde hizmet tespit davasının hangi koşullarda açılabileceği, ne zaman açılabileceği ve sonuçları ele alınmıştır. 

Hizmet Tespit Davasının Şartları

İlk olarak hizmet tespit davasının açılabilmesi için işçi ile işveren arasında hizmet sözleşmesi mevcut olmalıdır. Hizmet sözleşmesi kapsamında işçinin iş görme edimini yerine getirmiş olmalıdır. İşveren tarafından işçinin, aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmemiş olması gerekmektedir veya kurumca tespit edilmemiş olması gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde işçi hizmet tespit davası açabilecektir.

Hizmet Tespit Davasının Hukuki Sonuçları

Hizmet tespit davasını kazanan işçi, işveren tarafından ödenmemiş olan sigorta primleri, işveren tarafından işçiye ödenecektir. Bunun yanı sıra işveren tarafından sigortalı gösterilmemiş olduğu dönemler belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınacaktır.

Hizmet Tespit Davasının Tarafları

Hizmet tespit davasının davacı tarafı, işçidir. Davalı taraf ise, işverendir. 

Hizmet Tespit Davasında Zamanaşımı

Kanun hükmü incelendiğinde, ‘‘…çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde…’’ diyerek davanın ne zaman açılacağını düzenlenmiştir. Düzenlenmiş olan bu süre zamanaşımı olmayıp hak düşürücü bir süredir. İşçi, hizmet tespit davası açmak istiyorsa çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde hizmet tespit davasını açmalıdır.

Hizmet Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Hizmet tespit davasında görevli mahkeme İş Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir.

İlgili Yargıtay Kararları

Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir.

‘‘Kabule göre de; Dava, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan, mülga 506 sayılı Kanun’un 79/10 hükmü uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re’sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.

Mahkemece re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda; davacı tarafın gösterdiği tanıklar ile yetinilmeyerek, davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; dinlenen tanıkların çalıştıkları işyerinin, davalı işyeri ile komşu işyeri olup olmadıkları araştırılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.’’  (Yargıtay 10. H.D. 20.06.2016 gün 2016/8110 E. 2016/10256 K. sayılı ilamı)

İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresinin, kısaca kıdemini ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir.

‘‘İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresinin, kısaca kıdemini ispat yükü genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. İşçi açılan işçilik davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili olarak işçilik alacaklarından bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda hizmet süresine bağlı işçilik alacakları davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır. Keza taraflar arasındaki ilişkinin belirlenmesinde de hizmet tespiti davasının sonucu önem arz etmektedir. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir.’’ (Yargıtay 7. H.D. 25.02.2016 gün 2016/5113 E. 2016/4424 K. sayılı ilamı)

Bu gönderiyi paylaş